Fantastik olduğunu sanıp, (bu kitap arkalarını doğru düzgün okumaya başlasam iyi olacak) okumaya başladığım ama meğerse fantastik olamayacak kadar gerçek olduğunu anladığım bu kitaba bir göz atalım :)
New York Times çok satanlarındaki "Sana Vuruldum" üçlemesinin bu ilk kitabında, dünya bu neslin Romeo ve Juliet'iyle tanışıyor: Jude Ryder ve Lucy Larson. Southpointe Lisesi Lucy'nin son yılında olmak istediği son yerdi. Ta ki adı, baş belasıyla eşanlamlı hâle gelmiş olan Jude Ryder'la tanışana kadar. Sabıka kaydı bir tezden uzun olan Jude, sakinlerinin dengesiz olduğunun bilindiği yerel yetimhanede kalıyordu ve Lucy'nin sormaya çekinmesine yetecek kadar fazla kadın onun adıyla inlemiş, adını bağırmış ya da lanetlemişti. Lucy ara sıra tuhaf olsa da genelde normal bir şekilde yetiştirilmişti. Gözünü Julliard'a dikmiş bir şekilde bale ayakkabıları ve elbisesini giymek için yaşıyor ve beladan uzak durmak için elinden geleni yapıyordu. Bugüne dek. Geçmişini geleceğinden ayrı tutmak istiyorsa Jude, Lucy'nin uzak durması gereken her şeydi. Ama uzak durmak yapamadığı tek şeydi. Lucy Larson ve Jude Ryder için, aşk, onları parça parça edecek şey olmak üzereydi.
Yorumum: Öncelikle yorumlarıma olumsuz özelliklerle başlayacağım ki bu özellikler puan kırdıracak düzeydeydi:( Başrol bir çocuğumuz, olayları bize bizzat anlatan bir kızımız var.Ama maalesef bu kız anlatmayı adam akıllı yapamıyor.Yazara çok kızdığım nokta şu ki Jude Ryder ı yarım yamalak, Luce u ise (Jude ona böyle hitap ediyor) neredeyse hiç anlatmamış.Tamam kişilik özelliklerini güzel anlatmışın ama ne diye fiziksel betimlemeden bizi eksik bırakıyorsun.Bir diğer sorun ise olaylar o kadar hızlı gelişti ki anlayamadım bile.Jude kızın hayatına son hızla girip, son hızla çıkıyor ve ben olaylara yetişmekte sorun yaşadım hep:(Bence bu sorunlar giderilmesi önemli sorunlardı.
Gelelim kitabı elimden düşürememe sebebim olan özelliklere. Öncelikle kızımızın güçlü, eğlenceli bir dansçı olması artı oldu. Jude ise üstüne bal şeker olmuş, açıkçası. Griler içindeki bu çocuğa insan kapılıveriyor bir anda.Hayatın ondan bir şeyler alıp durmasından dolayı oluşmuş güçlü ve etrafa korku saçan Jude un altında aslında iyi kalpli, sadık ve sevdiklerini koruyan bir adam çıkıyor. Luce ve Jude un birbirinden zorlu ve farklı hayatları tuhaf bir şekilde hep birleşiyor.
Kitapta aslına bakarsak insanı şaşırtacak kadar çok fazla olay gerçekleşiyor ki artık insan bir noktadan sonra 'Ya artık bir olay çıkmasa şaşardım' diyor.Okul sahneleri, Lucy nin Jude a güvenme aşaması -çok zorlu bir aşama- , Sawyer karakter inin bu kadar şaşırtması hoş olmuştu.
Sonunda da Jude un yaptığı mezuniyet konuşması beni çok duygulandırdı açıkçası ve ikilinin ailelerinin birbirlerinin hayatlarını mahvetmiş olmaları üzücüydü.Artık tamam bu ikisi bir daha bir araya gelemez dediğim anda, Jude üniversitesi için Luce un üniversitesine yakın bir yer seçiyor ve mutlu son artık hep birlikteler.Ayrıca paranormal olaylar olmadan da kötü çocuk iyi kız kitabı sevilebiliyormuş onu anladım.
Kötü çocuk, iyi kız öykülerini hep sevmişimdir ama yazar biraz hafife almış gibi geldi bana.Keşke az olay ama güzel detaylar verseydi bizlere diyor ve puana geçiyorum.....
Kitabın Adı: Sana Vuruldum
Alt Başlık: Crash Serisi 1
Yazar: Nicole Williams
Baskı Tarihi: 2015
Sayfa Sayısı: 336
Kitabın Türü: Roman, Aşk, Gençlik
Orijinal Adı: Crash
Çeviri: Fadime Türker;Tezer Kara
Dil: Türkçe
Yayınevi: Aspendos Yayınları
New York Times çok satanlarındaki "Sana Vuruldum" üçlemesinin bu ilk kitabında, dünya bu neslin Romeo ve Juliet'iyle tanışıyor: Jude Ryder ve Lucy Larson. Southpointe Lisesi Lucy'nin son yılında olmak istediği son yerdi. Ta ki adı, baş belasıyla eşanlamlı hâle gelmiş olan Jude Ryder'la tanışana kadar. Sabıka kaydı bir tezden uzun olan Jude, sakinlerinin dengesiz olduğunun bilindiği yerel yetimhanede kalıyordu ve Lucy'nin sormaya çekinmesine yetecek kadar fazla kadın onun adıyla inlemiş, adını bağırmış ya da lanetlemişti. Lucy ara sıra tuhaf olsa da genelde normal bir şekilde yetiştirilmişti. Gözünü Julliard'a dikmiş bir şekilde bale ayakkabıları ve elbisesini giymek için yaşıyor ve beladan uzak durmak için elinden geleni yapıyordu. Bugüne dek. Geçmişini geleceğinden ayrı tutmak istiyorsa Jude, Lucy'nin uzak durması gereken her şeydi. Ama uzak durmak yapamadığı tek şeydi. Lucy Larson ve Jude Ryder için, aşk, onları parça parça edecek şey olmak üzereydi.
Yorumum: Öncelikle yorumlarıma olumsuz özelliklerle başlayacağım ki bu özellikler puan kırdıracak düzeydeydi:( Başrol bir çocuğumuz, olayları bize bizzat anlatan bir kızımız var.Ama maalesef bu kız anlatmayı adam akıllı yapamıyor.Yazara çok kızdığım nokta şu ki Jude Ryder ı yarım yamalak, Luce u ise (Jude ona böyle hitap ediyor) neredeyse hiç anlatmamış.Tamam kişilik özelliklerini güzel anlatmışın ama ne diye fiziksel betimlemeden bizi eksik bırakıyorsun.Bir diğer sorun ise olaylar o kadar hızlı gelişti ki anlayamadım bile.Jude kızın hayatına son hızla girip, son hızla çıkıyor ve ben olaylara yetişmekte sorun yaşadım hep:(Bence bu sorunlar giderilmesi önemli sorunlardı.
Gelelim kitabı elimden düşürememe sebebim olan özelliklere. Öncelikle kızımızın güçlü, eğlenceli bir dansçı olması artı oldu. Jude ise üstüne bal şeker olmuş, açıkçası. Griler içindeki bu çocuğa insan kapılıveriyor bir anda.Hayatın ondan bir şeyler alıp durmasından dolayı oluşmuş güçlü ve etrafa korku saçan Jude un altında aslında iyi kalpli, sadık ve sevdiklerini koruyan bir adam çıkıyor. Luce ve Jude un birbirinden zorlu ve farklı hayatları tuhaf bir şekilde hep birleşiyor.
Kitapta aslına bakarsak insanı şaşırtacak kadar çok fazla olay gerçekleşiyor ki artık insan bir noktadan sonra 'Ya artık bir olay çıkmasa şaşardım' diyor.Okul sahneleri, Lucy nin Jude a güvenme aşaması -çok zorlu bir aşama- , Sawyer karakter inin bu kadar şaşırtması hoş olmuştu.
Sonunda da Jude un yaptığı mezuniyet konuşması beni çok duygulandırdı açıkçası ve ikilinin ailelerinin birbirlerinin hayatlarını mahvetmiş olmaları üzücüydü.Artık tamam bu ikisi bir daha bir araya gelemez dediğim anda, Jude üniversitesi için Luce un üniversitesine yakın bir yer seçiyor ve mutlu son artık hep birlikteler.Ayrıca paranormal olaylar olmadan da kötü çocuk iyi kız kitabı sevilebiliyormuş onu anladım.
Kötü çocuk, iyi kız öykülerini hep sevmişimdir ama yazar biraz hafife almış gibi geldi bana.Keşke az olay ama güzel detaylar verseydi bizlere diyor ve puana geçiyorum.....
Puanım:
Bu yazıyı "birkitapolsam.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
Yorumlar
Yorum Gönder
- Arkadaşlar yorumsuz bırakmayın lütfen; ama kaba ve rahatsız edici kelimeler ve konularda da yorum yazmayın !
-Yorumlarınıza en kısa zamanda hep cevap vermeye çalışacağım :)