Sabırsızlıkla bekleyip sonunda yorumunu yazdığım için bayaaaa bir mutlu olduğum güzel kitaplardan biri oldu bu kitap. Öncelikle tabii ki de kitabın temel bilgileri:
Rakipsiz denizci Erik MacSorley, asla kendisine karşı koyabilecek bir kadınla karşı karşıya gelmemişti ta ki sırılsıklam halde, yarı çıplak bir "bakıcı kadını" İrlanda kıyılarının açıklarından kurtarana dek. Ama Ellie'nin sıradan görünüşüne kanması bir talihsizlikti; o aslında İrlanda'daki en güçlü asilzadenin özgür ruhlu kızı, Leydi Elyne de Burgh'dü. Daha da kötüsü, bu karşı konulmaz kadın, Erik'in sıra dışı çekiciliğine kapılmayacağını kanıtlamaya kararlıydı. Erik ise onun direnişini, kalbinin derinliklerinde yankılanan bir tutkuyla alaşağı edebilecek kadar ısrarcıydı.
Sadakati her şeyin üzerinde tutan bir adam ve tarihin en zorlu taht mücadelesini tehlikeye atabilecek sırlar barındıran bir kadın. Kral ve vatan uğruna verilen savaşın sesleri karşı kıyılardan yükselirken, Ellie'nin aşkı bir efsaneyi dizginlemeye yetecek midir?
Benim Yorumum:
Ben bu kitaba tek kelimeyle BAYILDIM!!!!Ya kesinlikle beklentimi karşıladı diyebilirim.İlk kitapta rahatlığı ve sempatikliğiyle dikkat çeken yarı Viking Erik MacSorley' e (Şahin) daha uygun olamazdı ya okurken o kadar çok kendi kendime gülme krizine girdim ki hem heyecanlı hem de eğlenceli olmuştu. Benim en çok merak ettiğim karakterlerden biriydi ve bu kitap onun çevresinde geliştiği için çok büyük beklentilerim vardı. Erik'i tanıdıkça o çapkın, komik, korkusuz, maceraperest adamın içinden çıkan asil, sadık savaşçıyı görebiliyorsunuz (çok mu abarttım?Hiç sanmıyorum :D )Açıkçası Erik e uygun bir kız yoktur diye düşünmüştüm ama başrol kızımız tatlı bakıcı, Leydi Elyn de Burg -namı diğer Ellie- tam hoşuma giden değişik bir karekter olarak karşımıza çıkıyor.O da gizli bir maceraperest, bazen azıcık kibirli, aşık iyi bir kız.Eh bizim efsanevi denizcimize de uygun bir kız yani.Monica karekterleri oldukça başarılı kurgulamış ve şahsen birinci kitaptan bile daha çok beğendiğim bir kitap yazmış.
Hala süregelen bir savaşı da anlattığı için zaten genel olaylar, 1. kitabın devamı niteliğinde oluyor bu da iki kitap arasında bir bağlantı oluşturuyor.Ayrıca ilk kitaptan Tor u ve diğer muhafız alayındakileri görmek tuhaf bir şekilde tanıdık birilerini görmeye benziyor.Bu kitapta da Kral Bruce, taht adına ciddi savaşlar kazanıyor.Dediğim gibi serinin her bir kitabı aynı olay üzerinden farklı karakterlerle ilerliyor ve bu karakterlerin aşkı da anlatılıyor.Karakterler ise muhafız alayı ndan biri oluyor sırayla.Benim kitabını çok merak ettiğim iki savaşçı var: birincisi Yılan lakaplı MacRuairi -çünkü ona güven olmaz ve o duygusuzdur-, ikincisi de meşhur okçu Gregor MacGregor -çünkü o da kuzeyin en güzel yüzlü adamı ve onu görüp de hayran kalmayan bayan yokmuş- dur.
Aşırı sevdiğim bir sahne; Ellie nin gizlice onların savaş kampına gelmesi ve onlara tuzak konulduğunu haber vermesiydi.Şaka gibiydi ya, Erik sonunda ona aşık olduğunu anlıyor ama bencilliğini bir kenara atıp, onun güzel bir hayatı olması için onu sevmiyormuş gibi yapıp veda etti ve ben o an ki duygusal patlamaya hayran kaldım.
Bir çok güzel sahnede sonunda Erik in Ellie yi kaçırması.Şöyle diyim, olayları tam Erik tarzında çözdü şapka çıkarıyorum ve bizim küçük leydi Matty miz ile Bruce un (bir de kral olacak) bu işte ayrı ayrı parmaklarının olması eğlenceliydi.
Çok sevdiğim yan karakterlerde kesinlikle anaç bir sevgi yumağı olan ve Ellie le, Erik in arasındaki bu aşkı önceden sezen Meg ve Erik in donanmasında yer alıp, onun yaşça büyük kuzeni olan ve meraklı dalgacı olan adam Domnall dı.İkisi de o ikisinin aşkını önceden sezmişti.
Yorumumu burada bitirirken eklemek istediğim şey yayınevi hakkında.Öncelikle serinin kitap isimlerini olduğu gibi yayınlamalılar ki o zaman her şey daha mantıklı hale gelir ama bunun yerine kitabın içeriğiyle ilgili bir isimle karşımıza gelince mantıksız geliyor.Normalde kitapların her birinin adı, içine konu olan savaşçının Muhafız Alayı ndaki lakabıydı ve güzel bir uyum oluşturuyordu.İlk kitap "Lider", ikinci kitap "Şahin" olacaktı.onun yerine İki Ateş Arasında veya Tutsak gereksiz kaçıyor.Bir sevemediğim konu ise normalde sade ve sadece konu edinilen savaşçının resmi kapakta varken -o da özellikle yüzü görünmüyor sihri bozulmasın diye- bu yayınevi bu serinin kitap kapaklarını mahvedip, sadeliği de bozarak, yüzü görünen bir adam ile karakteri çirkin gösteren bir kadın koyuyorlar.Bu kadar güzel bir seriyi elden geldikçe bu kadar kötü gösterebilirlerdi, alkışlıyorum valla pes.
Benden bu kadar elbette Monica cığımın bu kadar güzel yazdığı bir kitaptan puan kırmayacağım ama yine de yayınevine 1 puan veriyorum o da Türkçe bir şekilde çevirebilmişler en azından:(
Puanım:
Sadakati her şeyin üzerinde tutan bir adam ve tarihin en zorlu taht mücadelesini tehlikeye atabilecek sırlar barındıran bir kadın. Kral ve vatan uğruna verilen savaşın sesleri karşı kıyılardan yükselirken, Ellie'nin aşkı bir efsaneyi dizginlemeye yetecek midir?
Benim Yorumum:
Ben bu kitaba tek kelimeyle BAYILDIM!!!!Ya kesinlikle beklentimi karşıladı diyebilirim.İlk kitapta rahatlığı ve sempatikliğiyle dikkat çeken yarı Viking Erik MacSorley' e (Şahin) daha uygun olamazdı ya okurken o kadar çok kendi kendime gülme krizine girdim ki hem heyecanlı hem de eğlenceli olmuştu. Benim en çok merak ettiğim karakterlerden biriydi ve bu kitap onun çevresinde geliştiği için çok büyük beklentilerim vardı. Erik'i tanıdıkça o çapkın, komik, korkusuz, maceraperest adamın içinden çıkan asil, sadık savaşçıyı görebiliyorsunuz (çok mu abarttım?Hiç sanmıyorum :D )Açıkçası Erik e uygun bir kız yoktur diye düşünmüştüm ama başrol kızımız tatlı bakıcı, Leydi Elyn de Burg -namı diğer Ellie- tam hoşuma giden değişik bir karekter olarak karşımıza çıkıyor.O da gizli bir maceraperest, bazen azıcık kibirli, aşık iyi bir kız.Eh bizim efsanevi denizcimize de uygun bir kız yani.Monica karekterleri oldukça başarılı kurgulamış ve şahsen birinci kitaptan bile daha çok beğendiğim bir kitap yazmış.
Hala süregelen bir savaşı da anlattığı için zaten genel olaylar, 1. kitabın devamı niteliğinde oluyor bu da iki kitap arasında bir bağlantı oluşturuyor.Ayrıca ilk kitaptan Tor u ve diğer muhafız alayındakileri görmek tuhaf bir şekilde tanıdık birilerini görmeye benziyor.Bu kitapta da Kral Bruce, taht adına ciddi savaşlar kazanıyor.Dediğim gibi serinin her bir kitabı aynı olay üzerinden farklı karakterlerle ilerliyor ve bu karakterlerin aşkı da anlatılıyor.Karakterler ise muhafız alayı ndan biri oluyor sırayla.Benim kitabını çok merak ettiğim iki savaşçı var: birincisi Yılan lakaplı MacRuairi -çünkü ona güven olmaz ve o duygusuzdur-, ikincisi de meşhur okçu Gregor MacGregor -çünkü o da kuzeyin en güzel yüzlü adamı ve onu görüp de hayran kalmayan bayan yokmuş- dur.
Aşırı sevdiğim bir sahne; Ellie nin gizlice onların savaş kampına gelmesi ve onlara tuzak konulduğunu haber vermesiydi.Şaka gibiydi ya, Erik sonunda ona aşık olduğunu anlıyor ama bencilliğini bir kenara atıp, onun güzel bir hayatı olması için onu sevmiyormuş gibi yapıp veda etti ve ben o an ki duygusal patlamaya hayran kaldım.
Bir çok güzel sahnede sonunda Erik in Ellie yi kaçırması.Şöyle diyim, olayları tam Erik tarzında çözdü şapka çıkarıyorum ve bizim küçük leydi Matty miz ile Bruce un (bir de kral olacak) bu işte ayrı ayrı parmaklarının olması eğlenceliydi.
Çok sevdiğim yan karakterlerde kesinlikle anaç bir sevgi yumağı olan ve Ellie le, Erik in arasındaki bu aşkı önceden sezen Meg ve Erik in donanmasında yer alıp, onun yaşça büyük kuzeni olan ve meraklı dalgacı olan adam Domnall dı.İkisi de o ikisinin aşkını önceden sezmişti.
Yorumumu burada bitirirken eklemek istediğim şey yayınevi hakkında.Öncelikle serinin kitap isimlerini olduğu gibi yayınlamalılar ki o zaman her şey daha mantıklı hale gelir ama bunun yerine kitabın içeriğiyle ilgili bir isimle karşımıza gelince mantıksız geliyor.Normalde kitapların her birinin adı, içine konu olan savaşçının Muhafız Alayı ndaki lakabıydı ve güzel bir uyum oluşturuyordu.İlk kitap "Lider", ikinci kitap "Şahin" olacaktı.onun yerine İki Ateş Arasında veya Tutsak gereksiz kaçıyor.Bir sevemediğim konu ise normalde sade ve sadece konu edinilen savaşçının resmi kapakta varken -o da özellikle yüzü görünmüyor sihri bozulmasın diye- bu yayınevi bu serinin kitap kapaklarını mahvedip, sadeliği de bozarak, yüzü görünen bir adam ile karakteri çirkin gösteren bir kadın koyuyorlar.Bu kadar güzel bir seriyi elden geldikçe bu kadar kötü gösterebilirlerdi, alkışlıyorum valla pes.
Benden bu kadar elbette Monica cığımın bu kadar güzel yazdığı bir kitaptan puan kırmayacağım ama yine de yayınevine 1 puan veriyorum o da Türkçe bir şekilde çevirebilmişler en azından:(
Puanım:
Bu yazıyı "birkitapolsam.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
Yorumlar
Yorum Gönder
- Arkadaşlar yorumsuz bırakmayın lütfen; ama kaba ve rahatsız edici kelimeler ve konularda da yorum yazmayın !
-Yorumlarınıza en kısa zamanda hep cevap vermeye çalışacağım :)