Kitap Yorumu || Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku - İlhami Algör

Puanım: 6,5/10 

[HAFİF SPOILER OLABİLİR]

Okuyan birçok kişinin yazarın savruk cümleleri ve bağımsız konu işleyişi nedeniyle kavramakta zorlandığını, bu nedenle de anlamsız ve karmaşık bulduğunu düşündüğüm, ben de ise çok daha farklı bir izlenim bırakan bir kitap oldu Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku. Kitapta ana karakterin kafasının içindeyiz aslında, adeta bir insanın düşüncelerini anı anına satıra dökmüş gibi İlhami Algör. Bu nedenle de bir savrukluk, konudan konuya geçiş ve hep anlamsız bir acele var gibi sayfalarda; çünkü insan kafasının içindeki metinlerde tam olarak da böyledir. Bir Müzeyyen görüyoruz karakterimizin zihninde, son derece zalim ama bir o kadar da merhametli, anı anını tutmayan fakat tutarlı bir Müzeyyen var ortada. Bu karakterin bu belirsiz mükemmelliği bende 'belki de Müzeyyen hayalîdir?' diye düşünmeme neden oldu, daha sonra ilerledikçe anıların silikliği 'ya da belki de öldü' diye düşündürdü. Ama çok sonradan bunları benim kafamda kurduğumu öğrendim. 🤭 Yazarın anlatım dilini sevdiğimi pek söyleyemem. Yer yer yoran, bir tık da sokak jargonu olsun illa diye zorlayan (hatta bazen fazlaca abartan) bir tarafı vardı. Bunun yanında hikayenin geçtiği dönemki İstanbul'da biraz dolaşma şansı yakalamak çok keyifliydi. Sokakları görmenize, o havayı hissetmenize ve insanları duymanıza vesile oluyor yazar. Reşat Nuri Güntekin sonrasında okuduğum ilk Türk yazar olan Algör'ün bu kitabına dair söyleyeceklerim bu kadardı. Okumazsanız olur da, okursanız da yeni bir deneyim elde etmiş olursunuz diye düşünüyorum. Ayrıca filmine de bir şans vermeyi isterim, bu anlatımın görsele nasıl döküldüğünü oldukça merak ediyorum. 😄


Yorumlar

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *