- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
-
Bin Parça Sen - Marguerite Caine (Meg) 'in anne ve babası birer fizik dahisidir ve annesi boyutlar arası yolculuğu mümkün kılabilen Ateşkuşu adında bir aygıt icat eder. Fakat birgün babası öldürüldüğünde akıllarda tek bir kişi sorumlu gösterilir. Anne ve babasının dahi öğrencisi Paul.Paul Markov cinayetten sonra başka bir boyuta kaçmıştır ve bu nedenle Marguerite ve Paul gibi anne babasının öğrencisi olan Theo, farklı boyutlarda Paul 'ün işine düşer. Tabi Meg 'in hesaplamadığı şey, duygularının ve bilinmeyenlerin kararlılığını değiştirebileceğidir.PUANIM: 8/10
- YORUMUM:
- Öncelikle yazar dil, coğrafya ve teknik alanlarda hem çok iyi araştırma yapmış hem de çok yumuşak bir şekilde açıklamış ki bu sayede okurken yorulmadık. Buna rağmen bilimsel kısımların haliyle fazla olması arada bir odağımı kaybetmeme neden oldu -bir de mühendislik okuyorum, nasıl becerdiysem bunu.Çeviri Sevinç Tezcan'dan çıktığı için problemsiz bir çeviri olacağını biliyordum fakat başlarda karşılaşıp durduğum yazım hataları beni hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Kapak tasarımı eminim benim olduğu gibi herkesin de bu kitabı ilk görüşte ilgisini çekmesinin sebebinin %40 nı oluşturuyordu. Bunun için Elizabeth Clark 'ı tebrik etmek lazım.Yer, zaman, karakter betimlemeleri her ne kadar başarılı olsa da yazar karakterlerin fiziki betimlemelerinde boşluklar bırakmış bu nedenle okurken kişileri gözümde canlandıramadım -özellikle de Marguerite 'yi- .
- Kitabın dış hatlarını yorumladığıma göre içeriğe girebilirim: İçerik bende karmaşık bir etki bıraktı. Şöyle ki konu itibarı ile kitabı hayal gücümün tüm kapılarını açık bırakarak okumaya başladım. Yani beklentim üst seviyedeydi. Kitap yormadan alıştıra alıştıra başladı. Aynı zamanda heyecan faktörü de baştan sona hep sizinleydi. Boyutlar arası yolculuk yaparken gerçekten de bir sonraki evrende bizi nasıl bir dünya bekliyor diye meraklanıyorsunuz. Ama ilerleyen bölümlerde kızın olayın merkezinde olmasının sebebini anlayamadım. Biraz alelade bir açıklama gibi geldi. Hani o da olsun demek içinmiş gibi geldi bana. (Eğer anlayan varsa bana daha sonra DM 'den yazarsa çok sevinirim) Olayların bazılarını önceden hemen tahmin edebiliyor olsanızda sonrasında sizi şaşırtan birçok bölümde ortaya çıkıyor. Kitabın bilimkurgu kısmı bence ilk kitap çin yeterliydi. Ne boğdu ne de soru işareti bıraktı. Maceraya da diyecek bir şeyim yok ama romantik açıdan ele alırsak orada diyecek bir çift lafım var. Ben romantik bir okuyucuyumdur ve yapım gereği de kararsız bir insanım. Bu nedenle kitapta beni duygulandırıp ağlatan kısımlar da oldu. Ve kitabın genç erkek kadrosunu oluşturan Paul ve Theo arasında çok gidip geldim. Bazen biri itici geldi diğeri sempatik bazense tam tersi oldu. Ama sonunda benim için kazanan: Teğmen Markov ve Çareviç Vladimir (okuyunca anlarsınız ) Son olarak karakterlere de değinmek isterim: Ana karakterimiz Meg komik, cesur, ailesinden gelen zekâsını sanatla harmanlamış bir kız. Yeri geldiğinde yaşadığı kararsızlıklar her ne kadar başta sinirlerimi bozsa da sonradan onunla empati yapınca anlayış gösterdim. Bunun dışında verdiği kararlar ile ve yaşadığı acılarla bütünleşen güçlü duruşu sayesinde kendini sevdirdi diyebilirim.Paul Markov, kesinlikle yakışıklı ama biraz kasıntı bir karakterizlenimi bıraktı başta ama sonradan kendisini baya bir sevmeye başladım. Belki de içinde gizli bir romantik barındırıyordur kim bilir?
- İkisi dışında Theo adında çılgın, tam anlamıyla herkesle flört eden bir karakterimiz var ki kendisi bir joker bence. Yazar Theo karakterini çok başarılı bir şekilde işlemiş. Garip gelebilir ama ben Profesör Henry Caine 'i de ayrı bir sevdim. Zaten genel olarak yan karakter seven biri olduğumdan şaşılmamalı.
- SPOILER!!
- Rusya da ki boyut muhtemelen herkesin favori boyutu olmuştur. Oradaki bütün karakterleri -Çar Alexander dahil- aşırı sevdim. Hele Katya, Vladimir ve Peter kardeşlere BAYILDIM. Ama Teğmen Markov. O nasıl bir aşktır yaa dedirtti bana. Ölünce oturup baya ağladım öyle de duygulandırttı beni.SPOILER BİTTİ!
- Eveet bunlar dışında söyleyeceklerim yok, ve açıkçası kitabı beğendim. Ama tam puanı hakettiğini de düşünmüyorum. Çünkü başta da belirttiğim gibi kızın olayların merkezinde olmasının açıklaması bana biraz mantıksız ve eksik geldi. Bu nedenle de 10 üzerinden 8 veriyorum.Görüşmek üzere.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder
- Arkadaşlar yorumsuz bırakmayın lütfen; ama kaba ve rahatsız edici kelimeler ve konularda da yorum yazmayın !
-Yorumlarınıza en kısa zamanda hep cevap vermeye çalışacağım :)