Kitap Yorumu || Masum Yalan - Laura Landon

Herkese merhabalar :)) Bugün uzun zamandır yorumunu yapmayı planladığım bir historical (tarihi) olan Masum Yalan ı yorumlayacağım :)) Ama önce hatırlatayım Fantastik Karakterler Savaşı - Kötü Çocuklar Kapışması adlı etkinliğin 2. Roundu halen devam etmekte, eğer hala katılmadıysanız bu cümle tıklamanız yeterli:))

Şimdi bilmeyenler için kitabın konusu:  -daha ayrıntılı bir tanıtım için de buraya tık tık-

Leydi Grace Warren, babası onu ahlaksız bir adam olan Lord Fentington'a sattığında, kendisini sefil bir hayattan kurtarmak için esaslı bir hamle yapması gerektiğini biliyordu. Viktorya dönemi İngiltere'sinde bir kadını değerli kılan tek bir özelliği vardı: iffeti. İffeti olmadığı takdirde, onu ne Fentington ne de başka bir adam isteyecekti. Fakat en azından özgür olacaktı. Artık sıra o önemli geceyi yaşayabileceği bir adam bulmaktaydı; ona sorular sormayacak, başka isteklerde bulunmayacak bir adam... Çünkü her şeyini riske atmaya hazırlanan bir kadın için, bu görevi vereceği adam herhangi bir adam olamazdı.

Raeborn Dükü Vincent Germaine iki karısını da doğumda kaybettikten sonra bir daha asla evlenmeyeceğine dair yemin etmiştir. Bir vârise sahip olabilmesi için kaybedilen hayatlar nedeniyle suçluluk duygusu ve acı içinde yaşarken, ihtiyaçlarını artık yalnızca Londra'nın en tedbirli cariyeleriyle karşılamaktadır. Fakat büyüleyici bir yabancıyla geçirdiği tutkulu bir gecenin başka bir hayatı daha riske atmış olabileceğini öğrendiğinde Vincent, hiçbir şeyden şüphelenmeyen o kadını bulmak için yola koyulur ve karşısında eşsiz bir cesareti ve güzelliği olan güçlü bir kadın bulur. Peki, tüm zorluklara rağmen, çaresizlikleri tarafından bir araya getirilen bu iki yabancı gerçek aşkı bulabilecek mi?

Yorumum : Öncelikle size historical romance yani tam Türkçe karşılığıyla tarihi aşk romanlarıyla ilgili anlatmak istediğim bir alt dal var. Bu alt dalın adın: Victorian Historical Romance yani bunun da çevirisi Viktorya Dönemi Aşk Hikayesi. Bunun ile ilgili de biraz bilgi vermek gerekirse bu dönem Büyük Britanya nın Kraliçe Victorya nın hüküm sürdüğü dönemi ele alır ki bu da 19. yy (1837 ile 1901) olarak ifade edilebilir. Konumuza dönecek olursak, her ne kadar bana biraz sıkıcı gelse de birçok popüler historical yazarı bu dönemi ele almıştır.(ama en popüleri galiba Lisa Kleypas olması lazım)

Neyse konu yön değiştirmeden asıl söylemek istediğimi belirteyim: Bu kitabın yazarıda yazdığı hemen hemen tüm kitaplarında bu dönemi kullanmış bir yazar. Ve benim için açıkçası çok fazla eğlenceli değil bu dönemin kitapları. Hani tamam balolar, sosyete, şık kıyafetler, lady ve lord muhabbeti güzel. Ama ben daha eski dönemleri kaleleri, şatoları ve İskoçları okumayı sevdiğim için (Viktorya döneminde de İskoçya Temalı kitaplar bulunur yanlış anlamayın) bu dönemin aksiyonu az geliyor bana. Kısacası ben bu kitaba başladığımda ön yargılıydım ama bakalım boşa çıkmış mı yargım?  -bu arada böyle bir çok alt dalı var tarihi aşk romanlarının, isterseniz onlarla ilgili başlı başına da bir yazı yazabilirim daha sonra-

Genel kültür köşemizi bitirdik şimdi gelelim, hikayeye. Öncelikle konu bence özgün olmuş farklı geldi bana. Yazarın yaratıcılığına alkış tutuyorum buradan. Kitabın dili ise kusursuz olmamakla birlikte, göze batan bir hatası da yoktu. Yani kitap dış hatlarıyla rahat ve orta bir kitaptı diyebilirim rahatlıkla. Hadi biraz ayrıntılara bakalım...

Ana karakterlerden bahsedeyim sizlere biraz: Grace, alışılmış historical romanların aksine yetişkin bir bayan oldu olacak bir kadın. 30' una merdiven dayamış ve her ne kadar günümüzde böyle bir durum olmasa da o dönemin tabiriyle evde kalmış bir kadın. Ama benim kendisine saygım çok büyük, çünkü kötü bir babası, ve artık yaşamayan bir annesi olduğu için kardeşlerine annelik yapıp, onları evlendirip mutlu bir hayatları olmasını sağlamış harika bir abla o. Ben kendimde bir abla olduğum için, ablalığın ne kadar kutsal bir görev olduğunu söylesem azdır. Buradan tüm ablalara selamlar yolluyorum ;D - nasıl oluyor da kitap eleştirisinden balkon konuşması moduna geçebiliyorum ben acaba?!! -

Erkek karakterimiz ise geçmişinde çok acılar çekmiş ve artık zengin ve olgun bir dük olan Vincent Germaine. Ben onu sevdim açıkçası; çünkü gerek flörtöz, gerek çok ciddi bir babacan tavırlı bir adama dönüşebiliyor kendileri. Ayrıca geçmişte iki eşini de doğum esnasında kaybettiği için adam artık ben lanetliyim (ki bence bu lanet olayı aşırı iyiydi) diyor haliyle. O dönemde bir varise sahip olmanın önemini siz de tahmin edebilirsiniz ve bu adamın yaşadığı hüznü iki katına çıkarır.

Bir de Vincent ın evlere şenlik bir genç kuzeni var ki onun adı da: Kevin Germaine. Evlere şenlik dediğime bakmayın daha en baştan benim gibi siz de ona gıcık kapabilirsiniz ama ileride neler olur okuyun görün.

Bir diğer karakter ve benim de favorim olan Hannah Bartlett (nam-ı diğer Madam Genevieve) adlı genelev sahibi olan kadın. Bana kalırsa kitaptaki en kilit karakter oydu. Hani azıcık ayrıntı vermeye kalksam spoiler a girer ama emin olun sizin de okuduğunuz zaman bayılacağınız bir karakter. Ve de hem Vincent ın hem de Grace in çok yakın arkadaşı olması da cabası. Ayrıca Hannah ile ilgili bir ayrıntı daha vereyim. Yazarın yine Aspendos Yayınevinden çıkma olan Bataklık Meleği adlı kitabı da tamamen Hannah ile ilgili bir roman (kitabı yukarıdaki resimde Bofur un kucağında görebilirsiniz:) ) ve bana kalırsa bu iki kitap seri olmalıydı çünkü ikisinde orjinal isimleri (samimi anlamına gelen) İntimate ... kelimesiyle başlıyor. Yani serinin adı da İntimate Duology olurdu ama maalesef yazar böyle bir şey yapmamış. Eğer okuyacaksanız da bu kitap daha ilk kitap şeklinde diyebilirim. Spoiler yemek istemiyorsanız önce bunu okuyun bence.


Spoiler Alarmı:




Hannah karakteri ile ilgili söylemek istediğim birkaç şey daha var. Hannah ın babası olan psikopat Baron Fentington un zulmünden kaçıp, genelev hayatına girmesi, onun hakkında olan tüm önyargıyı kırıyor sanırım. Ayrıca sert duruşu ile de tam bir strong heroine (yani kadın kahraman).

Hazır adı geçmişken bahsetmemek olmaz: Baron Fentington. Benim için tek gizem kaynağı olan, insanların iyi bildiği ta kii Vincent kendisini herkes içinde rezil edene kadar çok saygı duyulan bir psikopat kendisi. Bak şimdi Vincent daha bir girdi gözüme :) Adam çok ilginç bir karakterdi hatta bir yerde acaba en sonunda iyi birimi çıkacak dediğim bile oldu, çok değişik bir historical karakteri oldu benim içim :)) Adam Tanrı tarafından gönderildiğine ve görevinin Havva nın görevleri için tüm kadınları cezalandırmak olduğuna inanıyor ve dünyadaki en ahlaklı ve dindar hatta günahsız olduğunu düşünüyordu. Ve bakire kadınlarla evlenip onları kurban eden bir manyaktı. Waaoww işte bu marjinal karakter diye buna denir. Severim böyle tuhaf karakterlerin varlığını bir heyecan katar kitaba. Sonunda kendisinden çok şey bekliyordum pek bir şey çıkmadı ama :(( Basit bir şekilde ayrıldı kitaptan :( İşte burada yazar ters köşe yapıp kıskanç ve tembel kuzen olan Kevin 'ın Grace i ve ve bebeğini öldürmeye çalışması yine heyecan faktörünü arttırdı diyebilirim..
Ama yine de en sonda ki zorlu doğuma rağmen her şeyin mutlu bir şekilde sonlandığını görmek tamimiyle tatmin edici bir durumdu.






Spoiler Sonu:



Benim kitapta hoşuma giden şeylerden biri de kadın karakterlerimizin güçlü duruşları yani yabancıların deyimiyle TSTL (Too Stupid To Live yani yaşamak için çok aptal) olmaktan çok uzak olmaları. Grace babası yüzünden kötü ve iğrenç bir herif olan Baron Fentington ile evlenmemek için bekaretini feda edebilecek cesarette olması veya Hannah ın küçük yaştayken berbat olan geçmişinden kaçıp, sıfırdan bir hayat kurabilmesi kendine müthiş karakterlerinden kaynaklanıyor. Yazarın bu düşünce tarzı oldukça güzel olmuş bence.

Bir diğer nokta ise Grace in aşırı tatlı kız kardeşleri ve onların eşleri. Zor durumdayken ona çok destek çıktılar ve o kadar kızın dayanışması güzeldi. Ve şunu da belirteyim balo sahneleri de MUHTEŞEMDİ!!!

Şimdi bu yorumlarımı okuyan biri benden yüksek puan bekleyebilir ama yine de vermeyeceğim. Bu kadar artısı olmasına rağmen çok da eğlenceli değildi kitap. Yani benim ilgimi çok çeken bir kitap olmadı maalesef. Dönüp bir daha okur muyum? Muhtemelen hayır. Karakterleri ve hikayenin dıştan bir güzelliği var ama derinliklere indiğimizde bayıldım diyemem. Beni çok aşırı etkiledi diyebileceğim özellikleri çok çok az kitabın. Başta da dediğim gibi bu bir orta kitap benim için. Sorun Viktorya Dönemi de olabilir belki. Çünkü bence o dönem her şey çok kısıtlı ve yazar da haliyle ne kadar sınırları zorlarsa zorlasın hep belli bir kaide, statü olayı var ve beni darlayan faktörler olabiliyor bazen bunlar. Bu arada puana geçmeden önce ben yazarın websitesine bayıldım diyebilirim. Meraklısı varsa bu linke tıklayarak gidebilir: http://www.lauralandon.com


Puanım: 









Bugün de hayatınızda bol bol hayaller ve kitaplar olması dileğiyle...


!!!Bu yazıyı "Bir Hayalperestin Kütüphanesi" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, iznim olmadan alınmış, ÇALINMIŞTIR!!!



Yorumlar

  1. Merabaaaaa 😃 hayrli kandiller diyipp kacicam ben 😃💙

    YanıtlaSil
  2. Bu tarz kitapları hiç sevmiyorum ancak ellerinize sağlık, kaliteli bir yazı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

- Arkadaşlar yorumsuz bırakmayın lütfen; ama kaba ve rahatsız edici kelimeler ve konularda da yorum yazmayın !
-Yorumlarınıza en kısa zamanda hep cevap vermeye çalışacağım :)

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *